Ölümsüzlük sırrını aramak, yaşlanma sürecini ertelemek veya tamamen ortadan kaldırmak için yüzyıllardır insanlık, çaba sarf etmiş. Günümüzde de bu amaç çerçevesinde bilimsel araştırmalar aynı hızda devam etmekle birlikte henüz ulaşılabilmiş bir sonuç yok.
Diğer taraftan yaşlılık alanında yapılan çalışmalarla sağlıklı yaşlanmaya başladığımız ve yaşlılık sınırının giderek ileriki yaşlara taşındığı da bir gerçek. Bugün yaşlılık; tüm dünyada 79 yaş ve üstü olarak tanımlanmaktadır. Ancak 100 yaşını aşan bireylerin sayısında da artış görülmektedir. Belki de bundan onlarca yıl sonra yaşlılık dediğimizde 90 ve üzeri yaşları tanımlayacağız.
Uzun yaşam ve ölümsüzlükle ilgili çabalar devam ederken yaşlı refahı ve yaşlılık dönemindeki sorunlara yönelik çalışmalarda aynı hızda devam etmekte ve yaşlılık alanı ile ilgili bir çok hizmet birimi oluşturulmaktadır. Geriatri merkezleri, huzurevleri, gündüzlü yaşlı hizmet merkezleri, evde bakım hizmetleri… “günümüzde uygulanan hizmetler içerisinde. Kim bilir belki bir kaç yıl ya da onlarca yıl sonra yaşlılığa ilişkin farklı ihtiyaç alanları ortaya çıkacak.
Geçmişte huzurevi dendiğinde toplumda terk edilmiş yaşlı bireyler, ”hayırsız evlat”lar çağrışım yapıyordu ancak günümüzde durum aynı değil. Yine toplumun bir takım yapıştırmaları olsa da huzurevleri yaşlı bireylerin; özellikle demans ve Alzheimer aşamasında ev ortamından çok daha güvenli yaşamalarını sağlayan önemli işlevleri olan hizmet alanları.
Çünkü:
*Küçük çocuklarımız için evlerimizde bir çok önlem alma ihtiyacı duyarız ancak yaşlılarımızın yaşadığı alanlarda halen yaşlıya tehdit oluşturabilecek önlemlerin alınması gerekliliğinin farkında değiliz.
*Bir çok ailenin, yaşlılarımızın yaşadığı alanlarda 24 saat sağlık elemanı bulundurma dolayısı ile vital bulgularını takip edip zamanında müdahale edebilme şansı yok.
*Yaşlıyı örselemeden tedavi hizmetlerini gerçekleştirmemiz ciddi bir maliyet gerektiriyor.
*İnsanlar günlük yaşamın koşuşturması içerisinde komşuluk ve akrabalık ilişkilerini eski yaşam örneklerinde olduğu gibi sürdüremiyor bu durumda yaşlının yalnızlık duygusunu telafi edebilme şansımız yok.
*Psikomotor gelişimine yönelik faaliyetler ilk çocukluk çağında nasıl önem arz ediyor ve bununla ilgili çocuğa egzersizler yaptırılıyorsa yaşlılıkta da güç kaybı ile ilgili düzenli egzersizlerin yaptırılması yaşlılığa daha iyi hazırlanılması açısından önemlidir.
Günlük yaşamın koşuşturması içerisinde bir çoğumuz için yaşlılarımızın yaşlılığa hazırlanması ve onların güvenliklerinin arttırılması yönünde çok da emek harcayabildiğimiz zaman bulabildiğimizi söylemek oldukça zor. Ya da böyle bir hazırlığın olması konusunda bilgi sahibi olduğumuzu. Ancak bu durum yaşlılarımızı sevmediğimiz, onları yok saydığımız anlamına gelmiyor. Sadece zamanı geri çeviremediğimizi unutmamalıyız.
Ş.Demet Taşkıran ÖZGÜN
Sos.Hiz.Uzm/Aile Terapisti/Mutluluk Koçu