Öncelikle insan nedir yada kimdir diye sormak ile başlamak gerekir.
İnsan, bakma yeteneği olan bir canlının gözlerinin gördüğü , kulağının duyduğu şey midir ?
Yani insan beden , bedensel devinim ve ondan çıkan ses midir?
O vakit düşünmeyi , duygu duymayı – arzulamayı – hüznü-kızgınlığı-haseti-inancı vb nasıl tanımlayacağız.
Kişi yaşamda 80 yıl geçirmiş ise ona dışardan bakan kişi onda 5 yaşındaki bir insan yavrusuna göre farklı bir fiziksel yapı tarif eder. Onun ses tonundan onun için yaşlı bir insanın sesi der. Bu insan artık yürümekte zorlanır, yemek yemekte, düşündüğü şeyleri ifade etmekte, belki hafıza da zorluklar ile yaşar. Elbette bir genç insan için tarif edilen özellikleri , işlevi ve üretkenliği ondan bekleyemeyiz.
Sormamız gereken ilk soru insan kimdir ?
İkinci soru ise ondan beklentimizi neden bir 18-45 ortalamasına göre varsaymaktayız ? (kapitalist örgüde üreten insan )
İnsan tarif edilirken bizim topraklarımızda beşer ve insan ayrımı yapılır.
Beşer nefes alan , umut eden , şikayet eden, başkalarını suçlayan, hatalar yapan insandır.
İnsan ise insanı kamil olarak tarif edilir. Yani düşündüğünü düşünen insandır. Yani her yapıp ettiğini yapıp etmeden yada ardından değerlendiren , derin düşünen insandır.
Biz yaş almış insanı ya da canlıyı değerlendirirken hangisinin penceresinden bakacağız. Asıl soru budur. Beşerin mi ? İnsanın gözünden mi bakacağız.
Beşer değerlendirirken onun somut olan tarafından yola çıkar. Yaşlı, canım ya ,yapamaz, artık köşesine çekilsin vb.
İnsan ise onu düşünen hisseden capcanlı bir yoldaş olarak değerlendirir.
Karşımızda yaş almış kişi; deneyimi süzendir.
Birkaç gün önce 80 yaşında ki Osman amca ile tanışma ve sohbet etme şansına sahip oldum. Eşi de bu dünyada ki yolculuğunu tamamlayıp gitmişti gittiği yere.
Konuşurken ;
- Herkes ölüyor dedi. Benden 20-30 yaş küçükler ölüp gitti dedi.
- Ne hissediyor insan? dedim. İnsan o vakit kendi ile yüzleşiyor kötü yaptıkları ve yapmadıkları, yapamadıkları insanın vicdanını oynatıyor dedi. Yoksa yaşamın bir anlamı yok. Her gün bir yaprak düşüyor ve gelip geçiyor dedi.
Osman amca bilgiyi süzerek anlatandı. Durup düşündüm Aşık Veysel’i “iki kapılı bir handa gidiyorum gündüz gece” demişti.
Yada koca Yunus Emre “ dünya helaldir hamlara , haramdır haslara” demişti. İşte Osman amca bunu diyebilecek deneyime sahip olandı. Ne büyük bir şans Osman amcadan öğrendim.
Karşımızda ki yaşlı insan duygu duyandır hemide tap taze, fokur fokur;
Huzur evinde çalışırken 75 yaşındaki bir genç hanım 65 yaşındaki bir genç adamın kafasına sopayla vurmuştu.
Neden diye sorduğum da 75 yaşındaki genç kadın bende gözü var. Odamın kapısından gelip geçiyor demişti. Ben kız oğlan kızım benim iffetim var diye üstelemişti. Amca ise onu tanımıyordu bile. 75 yaşındaki genç kadının dip diri duyguları vardı. Hepimiz gibi.
Tüm insanlar gibi. Özler, bekler, umut eder, hayal kırıklığı yaşar, o güzel gözlerinden son yaşları salar, küser, şımarır vb.
Yaşlanan o değildir. İşte ondan insan sadece insandır. Yaş alan bedendir. Öğrenip deneyim kazana ise insan .
Yaşlılık mı ?
Hangi yönden ?
19.11.2021
Saygılarımla
Klinik Psikolog Cafer ÇATALOLUK
Psikoterapist /Aile Terapisti /Psikodramatist/
Eğitmen /oyuncu /Koç
https://www.cafercataloluk.com/
ccataloluk@gmail.com
Cep: 0 534 377 82 51
Youtube /Bi kahve içelim usta
Saydam Hayat